Geri Dön

Kenzü'l-İktisâb Mühür Oymacılık Sanatı ve İlgili Zanaatlara Dair Manzum Risâle

Azer Mona Ateş 22.04.2022

Mühür sanatı ve bu sanatla ilgili zanaat dalları tekniğinin detaylarını konu alan ve bu konuda günümüze ulaşmış tek Farsça eser olarak tespit edilen Kenzü’l-İktisâb risâlede verilen bilgilerin dışında kendisi hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamadığımız Rahmetî b. Ataullah tarafından hicri 1057 (m. 1647) yılında kaleme alınmıştır. Müellif eserini, şeyhi olan Mirzâ Muhammed Fâzıl’ın oğlu Nur Muhammed’in rızık kapısı açılsın diye Rahmetî mahlasıyla, Babür İmparatorluğu’nun beşinci hükümdarı Şah Cihan döneminde (hükümdarlık yılları 1628-1658) Hindistan’da manzum olarak kaleme aldığını belirtmektedir.

Eserde, mühür sanatı ve tekniğinin yanı sıra üçüncü, dördüncü ve beşinci Babür İmparatorları döneminde Hindistan bölgesinde yaşamış bazı hakkakların ve sanatçıların üslupları da konu edilmiştir.

 

Kenzü'l-İktisâb'ın Yazma Nüshaları:

Araştırmalarımızda Kenzü'l-İktisâb'ın iki yazma nüshasına ulaşılmıştır:

1. Pencâb Üniversitesi Merkez Kütüphanesi(Pakistan/Lahor), General Collection, nr.  9026.

Bu nüsha, 22 varak olup nesta‘lîk hattıyla yazılmıştır. Biz de tanıtım için bu nüshayı esas aldık. Nüsha, Hindistan Farsçasıyla yazılmıştır. Çalışmamamızda bu nüsha P kısaltmasıyla gösterilmiştir.

2. Pencâb Üniversitesi Merkez Kütüphanesi (Pakistan/Lahor), Gencine-i Şirâzî, nr.  5291/2284.

Bu nüsha da 12 varak olup nesta‘lîk hattıyla yazılmıştır. P nüshasına göre bu nüshada bazı başlıkların eksik olduğu tespit edilmiştir.

Kenzü’l-İktisâb’ı tanıtım çalışmamıza P nüshasını esas almakla birlikte, Arif Nevşâhî’nin bu nüsha üzerine 2008 yılında yapmış olduğu çalışmasından da istifade ettik.[1]

Kenzü’l-İktisâb otuz dört başlıktan oluşmaktadır.

Beyit Sayısı

Varak No

Başlığın Konusu

Sıra

20

1b

Dibace

1

41

2b

Ebû’l Muzaffer Şehâbeddin Muhammed Sâhibkıran’nın methiyesi hakkında

2

18

4b

Kenzü'l-İktisâb'ın yazılma nedeni (sebeb-i telif)

3

15

5a

Benzersiz arif, Mirzâ Muhammed Fâzıl hakkında

4

19

5b

Sanatın değeri ve sanattan maddi beklentisi olanların yergisi hakkında

5

26

6a

Mühür oymacılığının faziletleri ve dönemin hakkâkları hakkında

6

15

7a

Müellifin babası Meyân Atâ’ullah’ın yüceliği hakkında

7

27

7b

 

Sanattan maddi beklentide olanlara itiraz ve sanatın manevi yönüne dönüş hakkında

8

52

8b

Mühür oymacılığının temel unsuru olan hüsn-i hat kuralları hakkında

9

2

10b

Hüsn-i hattın gerekli malzemesi olan kâğıt hakkında

10

4

11a

Kalemin mahiyeti hakkında

11

7

11a

Kalemin nasıl açılacağı hakkında

12

2

11b

Basit mürekkebin bileşenleri hakkında

13

2

11b

Birleşik mürekkebin bileşenleri hakkında

14

9

11b

Mührün görselliği hakkında

15

4

12a

Mührün biçimsel estetiği hakkında

16

4

12a

Mühür yazısı kuralları hakkında

17

10

      12b

Mührün kazınması hakkında

18

7

12b

Mührün düzeltilmesi hakkında

19

19

13a

Oyma aleti ve diğer aletleri kullanma kuralları hakkında

20

7

13b

Büyükçe oyulan harfin küçültülmesi hakkında

21

8

14a

Oyma aletini keskinleştirme hakkında

22

12

14b

Oyma aletinin yapılışı, alete su vermek ve çeliğin özelliği hakkında

23

8

15a

Çerağ isiyle damgalamak hakkında

24

3

15a

Mürekkeple damgalama hakkında

25

4

15b

Mühür mutallesinin yapılışı hakkında

26

4

15b

Heft-cûş bileşenleri hakkında

27

7

16a

Mühürcülük gereçleri hakkında

28

10

16a

Mühür kazımacılığının ilkeleri hakkında

29

114

16b

Hâfız-ı Şirâzî’nin gazellerinin tazmini

30

7

19b

Altın işlemeciliği hakkında

31

9

20a

Altın oymacılığı ve mıhlamacılık hakkında

32

7

20b

Kuyumculuk hakkında

33

17

21b

Öğütler yoluyla kitabın hâtimesi

34

 

 

 

 

         

 

Başlık Özetleri                                          

Kaside, kıta, rubai ve mesnevi formlarında yazılmış olan 496 beyitlik Kenzü’l-İktisâb besmele, hamd ve naatla başlamaktadır.

İkinci başlık altında devrin padişahı Şah Cihan’ın[2] adaletine övgüler dizilir.

Üçüncü başlıkta sebeb-i teliften bahsedilir. Sebeb-i telifte müellif, kendisinin Mirzâ Muhammed Fâzıl adlı kişinin müridi olduğunu belirterek onun ilim sahasında yıldızı parlak olan Nur Muhammed adında bir oğlu olduğunu ve ona helal rızık kapısı açılması için mühürcülük sanatından ve tekniğinden bahseden bu eserini kaleme aldığını açıklar.

Dördüncü başlıkta müellif, şeyhi Mirzâ Muhammed Fâzıl’a övgüler yazmış; beşinci başlıkta ise, asıl konuya geçerek sanatın manevî değerinden bahsetmiş ve sanattan maddi beklentisi olanları da yermiştir.

Altıncı başlığın manzumelerinde müellif, Ekber Şah (1556-1605), Cihangir Şah (1605-1627) ve Cihan Şah’ın (1628-1658) hükümdarlık dönemlerinde yaşamış ve mühür oymacılığında şöhret kazanmış bazı sanatkârların adlarını zikretmekte ve onları övmektedir. Ayrıca bu sanatkârlardan bazılarının öğrencisi olduğunu ifade etmekte ve onların üsluplarıyla ilgili kısa bilgiler de vermektedir. Bu sanatkârlar arasında özellikle Ekber Şah döneminde yaşamış ve Nişânî lakabıyla tanınmış olan Molla Ali Ahmed Mühr-ken Dihlevi (ö. 1019/1610)[3] mühür sanatının baş tacı olarak zikredilmekte ve övülmektedir. Nişânî hakkında, dönemin hükümdarı için mühürcülük yaptığı ve zengin olmasına rağmen dervişâne bir hayat yaşadığına dikkat çekilir. Nişânî’nin babası Şeyh Hüseyin Dihlevî’ye (ö. 988/1580) Nakşî lakabıyla hitap edilerek kendisinin Sultan Selim’in[4] hocası, sûfî meşrep bir mühür ustası olduğu belirtilir.

Ardından Atâ’ullah adlı bir mühür sanatçısından da bahsedilmektedir. Muhtemelen bu sanatçı bir sonraki bölümde müellifin babası olarak bahsettiği mühür sanatçısı Meyân Atâ’ullah’la aynı şahıstır. Yine Halîlullah ve Abdullah adlı taş oymacısı, işlerinde oldukça başarılı iki sanatçıdan daha bahsedilmiştir. Müellifin burada bahsettiği taş oymacılığından tam olarak ne kastettiği anlaşılmamakla birlikte büyük ihtimalle mühür veya taş oymacılığından bahsedilmektedir. Son olarak da Cihangir Şah ve Şah Cihan döneminin ünlü şair, hattat ve mücevher oymacısı Saida Gilânî’den(11/17y.y),[5] Bî-bedel Hân lakabıyla bahsetmekte ve kendisinin mücevher oymacılığı ustalığına, dervişâne bir hayatın aksine bolluk içinde yaşadığına ve etrafındaki mücevher oymacılarını himaye ettiğine dair bilgilere yer verilmektedir.

Yedinci başlıkta müellif kendi hayatıyla ilgili bazı bilgiler vermektedir. Burada verilen bilgiler haricinde müellifin hayatı hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamadık. Müellifin belirttiğine göre babası Meyân Atâ’ullah; mühür oyma ustası, büyük bir hattat ve Mani’yi[6] bile geride bırakacak kadar iyi bir ressamdır. Müellif burada, babasından önce mühürcülükte sadece “bîl”[7] motifleri işlenirken, babasının, geliştirdiği “botte”  motifini mühür sanatında ilk defa kullanan usta olduğunu belirtmekte ve babasının mühür motiflerine kendine özgü yenilikler getirdiğini ileri sürmektedir. Babasının mühür görselliğindeki öncüllüğünden bahseden müellif,  “Her ne kadar mühürcülükteki motifleri inşa eden kişi Molla Hüseyin Nakşî Dihlevî (ö. 998/1590) kabul edilirse de sade ve dalsız çiçek motiflerine zarafet ve ustalık katan Atâ’ullah’tır”[8]  cümlesiyle Meyân Atâ’ullah’ın ustalığına ve özgünlüğüne dikkat çeker.

Sekizinci başlıkta mühür sanatı ve ilgili zanaatlara yeterince değer verilmediğine, sanattan maddi beklenti içerisinde olunmaması gerektiğine ve sanatın sanatçıya kattığı maneviyata değinilmiştir. Bundan sonraki başlıklarda mühür oymacılık sanatı ve bağlı zanaatların teknik kısımlarını ihtiva eden açıklamalara yer verilmiştir.

Dokuzuncu başlıkta, müellife göre mühür sanatının en önemli unsuru olan hat sanatının kurallarına ilişkin hususlar işlenmiştir. Güzel yazıdaki harflerin nasıl yazılması gerektiği, VIII. (XIV.) yüzyılda İran’da ortaya çıkan nesta‘lîk üslubuna uygun şekilde açıklanır:

 

گردنِ بای نقطه ای باشد

 

 

تنِ او را ز شش نقط بپذیر

9a

 

سرِ او را بلند باید ماند

 

همچو کشتی بر او بوَد مَعْبَر

 

 

(Ba’nın boynu, bir nokta kadardır; gövdesini altı noktadan oluştur. Başını dik tutturman gerek; güverteli gemi misali.)[9]

Onuncu başlık hattın önemli malzemelerinden olan kâğıt hakkındadır. Müellife göre güzel yazının ortaya çıkmasındaki olmazsa olmazlardan biri de kaliteli kâğıt hususudur. Burada dört çeşit kâğıttan bahsedilir ve bu kağıtlar hakkında kanaatler belirtilir:

 

جز خطائی کاغذِ دیگر نمی‌باشد نکو

 

بعد از آن باشد سمرقندی ز دانایی بگو

11a

 

دولت آبادی، جهانگیری سوایِ او بود

 

لیک کم باید از این‌ها خاطرت را جستجو

 

(Hatayî’den başka kâğıt, muteber değildir; ondan sonra Semerkandî beğenilir. Devlet-Abâdî ile Cihangirî onların dışında kalır; bunları fazla kullanmaya yeltenme.)[10]

On birinci başlık, kalemin mahiyeti hakkındadır. Bu başlık altında kaliteli bir hat kaleminin özellikleri yazılmıştır. Kalemin dış rengi kızılımsı olmalı, iç kısmı ise siyah veya beyaz olmamalıdır. Kalem boyu ne çok uzun ne de çok kısa, eni ise ne çok kalın ne de çok ince olmalıdır.

On ikinci başlık, kalem açmak hakkındadır. Bu başlık altında da kalem açıcı bıçağın keskinliğinin, açılan kısmın uzunluk ve kısalığının doğru ayarlanması gibi hususlarda önerilere yer verilmiştir.

On üçüncü ve on dördüncü başlık mürekkepler hakkındadır. Bu iki başlık altında basit ve birleşik maddelerden oluşan mürekkebin bileşenleri anlatılır. İs (dûde), mazı zamkı (mâzû) ve kara büyü tozu (zâk-zâc) ana bileşenler olarak belirtilmiştir.

On beşinci ve on altıncı başlıklar altında ise; mühürde harflerin ve yazının nasıl yazılmaları ve konumlandırılmaları, hangi kelimelerin mühürde nasıl bir hiyerarşiyle yer alması gerektiği gibi dini, edebi, şekli ve estetik hususlar ele alınmıştır. Bu iki başlıkta mühür görselinin temelini oluşturan hususlar şöyle sıralanmıştır:

-          Mühürde harfler eşit derecede yayılmalıdır.

-          Kafiyeli yazıdaki kelimelerin sırası önemlidir (Seci-nigârî).

-          Lafzatullah ve peygamberin adı üstte yazılmalıdır.

-          Keşide doğru konumlandırılmalıdır.

-          Mısrada iki keşidenin bulunması makbuldür. Sadece bir keşide varsa bir keşide daha eklenmesi gerekir.

-          Beyitte en fazla üç keşidenin bulunması doğrudur. Dört keşide makbul değildir.

-          Harflerin uzunluğu gerektiğinde iki kata kadar uzayabilir.

-          Mim harfi satırın sonuna denk getirilmelidir.

-          Lam harfi kafiyeli kısma denk gelirse birinci ve son satırın ortasına denk getirilmelidir.

 

در مُهر چو مصراع بود مَد، دو بهتر

 

گر دو ندهد دست یکی ساز تو در پیش


12a

 

در بیت سه مَد لازمه آمد تو یقین کن

 

بر چهار مکن قصد که بیرونست ازین جیش

 

(Mısrada keşide varsa ikisi makbuldür, eğer iki keşide yoksa sen bir keşide ekle. Beyitte üç keşide varsa şüpheye düşme; lakin dördü üslup dışıdır.)[11]

On yedinci başlık, mühre yazılması tasarlanan metnin mühre işlenmesi aşaması hakkındadır. Yazının aslına uygun biçimde mühre aktarılmasının önemi vurgulanır.

On sekizinci başlıkta mühür oymatekniğine dair açıklamalara yer verilmiştir. Buna göre oymanın ilk aşamasında geniş oyma bıçağı kullanılmalıdır. İlk harfi üstten aşağıya doğru oymak kolaylık sağlayacaktır.

On dokuzuncu başlık mührün düzeltilmesi hakkındadır. Etrafı oyulan harflerin kenarları parlayana dek düzleştirilmesinin önemine değinilmiştir. Oyma aşamasında sarf edilen zamanla, harflerin kenarı düzeltilirken harcanan zamanın eşit olması gerekliliği vurgulanmıştır.

Yirminci başlıkta oyma aleti ve diğer aletlerin kullanımı işlenir. Oyma aletinin doğru kullanımı kısmen açıklanarak zımparalama işleminin oyma aşamasındaki önemi vurgulanır. Ayrıca bu işlerde sabırlı olmak gerektiği, sabrın mühür oymacısına faydaları gibi hususlara da değinilir.

Yirmi birinci başlık, yanlışlıkla ölçüsünün dışına çıkılarak daha büyük oyulan harfin ve yazının düzeltmesi işlemi hakkındadır. Müellife göre küçültme işlemine harfin alt kısmından başlanmalıdır. Düzeltmeye üst kısımdan başlanırsa yine hataya sebep olunabilir. Bu konuda diğer teknik açıklamalara da yer verilmiştir.

Yirmi ikinci başlık, oyma aletini keskinleştirme yöntemi hakkındadır. Bu başlıkta oyma aletleri uçlarına göre tasnif edilerekgeniş, orta, uçlu, yazı, ıslah türlerine göre tasnif edilmiştir.  Oyma aletlerinin çeşitlerine göre keskinleştirme yöntemleri tarif edilmiştir.

Yirmi üçüncü başlık, oyma aletinin yapılışı, alete su vermek ve çeliğin özelliği hakkındadır. Bu başlık altında şu konular işlenmiştir: Oyma aletindeki çeliğin esnekliğini ayarlamak, elde edilen çelik oyma aletindeki çeliğin işlenmesiyle alakalı teknik açıklamalar, demircinin hangi aşamadayken metali ocaktan çekmesi gerektiği, su vermesi ve bu suyu nasıl vermesi gerektiği gibi teknik detaylar işlenmiştir. Ayrıca su verme yöntemindeki su çözelti oranının metalin esnekliğine göre ayarlanmasının önemi de vurgulanmıştır.

Yirmi dördüncü başlıkta çerâğ isiyle damgalama yöntemine özet olarak değinilir. Buna göre çerâğdan çıkan isin eşit derecede mühre yayılması önemlidir. Damgalanacak kâğıdın yüzeyine ne çok kuru ne de çok ıslak olmalıdır. Dengeli bir şekilde hafif ıslatılması gereklidir.

Yirmi beşinci başlık da mürekkeple damgalama hakkındadır. Müeellif, mürekkeple damgalanacak kağıdın yine damgalama esnasında hafif ıslatılması gerekliliğine değinmiştir.

Yirmi altıncı başlık mühür mutallasının[12] yapılışı hakkındadır. Burada mühür gövdesinin yazı yazılan kısmının yazıdan önce parlatılması yöntemine değinilmiştir. Mührün yüz kısmının yazı oyulmaya hazır hale getirilmesi süreci anlatılmıştır.

Yirmi yedinci başlık “Heft-cûş” bileşenleri hakkındadır. Heft-cûş yedi metalin eritilmesiyle meydana gelen sert ve dayanıklı bir alaşımdır. Bu başlıkta müellif  pirinç, demir, altın, gümüş, kalay ve çelik olarak altı metalin adını vermiştir. Burada yüksek ihtimalle mührün gövdesinde kullanılan ana malzemenin içeriği anlatılmak istenmiştir.

Yirmi sekizinci başlıkta ise bir mühür oymacısının sahip olması gereken vasıflar sıralanır. Bu vasıflar; heft kalem hattatlığı, cifir ilmine vâkıflık, şairlik ve dış görünüşünde vakur, iç dünyasındaysa dindarlığa yatkınlık olarak sıralanmıştır.

Yirmi dokuzuncu başlık mühür oymacılık ilkeleri hakkında olup bu başlık altında oymacılıktaki beş ilkeden bahsedilir:

پایه عالی کرد مُهر از پنج فن

 

چون رواج سیّدی با پنج تن

16a

خوش نویسی اصلِ کارش آمده

 

باز نقاشی مدارش آمده

 

شاعری از جملۀ در کارِ اوست

 

زرگری در خطبه از ابرار اوست

 

کنده کاری بر طریق لازمی

 

تا خریدارش پسندد خادمی

 

هرکه را زین پنج فن باشد نصیب

 

مُهر‌کَن وی را توان کرد حسیب

 

(Mühür sanatı beş zanaattan itibar kazandı; seyyid olmanın, beş kişinin[13]soyundan gelme  şartı gibi.

Bunların aslı güzel yazmak olarak belirlendi; merkezi ise ressamlıktır.

Şairlik bir zarurettir bu işte; altın işlemesi ise hitap etme açısından en göze hoş kılandır.

Doğru biçimde oymacılık da müşterinin memnuniyetinde etkindir.

Her kim ki sayılan beş yetiden nasibini almışsa; mühür oymacısı unvanına hak kazanır.)[14]

Otuzuncu başlıkta Hâfız-ı Şirâzî’nin beyitleri 18 gazelde tazmin edilmiştir. Bu gazellerde ağırlıklı olarak mühür sanatı ve bağlı zanaatlar konu edinilmiştir.

Otuz birinci başlık altın işlemeciliği, otuz ikinci başlık altın oymacılığı ve mülemma, otuz üçüncü başlık ise kuyumculuk hakkındadır. Altın işlemeciliği başlığı altında kuyumculukta ustalıklarından bahsedilen Hüsrev, Hasan ve Ali adında üç sanatkardan bahsedilmektedir. Bu üç isim hakkında daha fazla bilgi verilmemektedir.

Otuz dördüncü başlık nasihatler yoluyla kitabın hâtimesine ilişkindir. Bu başlık altındaki 17 beyitte, usta ile çırak arasındaki ilişkinin incelikleri konu edilerek, çırağa öğütler verilir.

 

تا توانی باش اندر خدمتِ استادِ خود

 

 

تا شوی هر روز از فیض کمالش نکته دان

22a

 

ور جدا خواهی شدن اول به استرضاش جُو

 

تا نگردد آن هنردان از تو دل‌گیر از روان

 

 

(Ustana olan hizmette cömertlik gösterirsen; bilgisinden nükteler elde edersin.

Ayrılma kararı aldıysan, gönlünü al ki ruhu zedelenmesin o hüner sahibinin.)[15]

 

Son

Hicri onuncu ve on birinci yüzyılda mühürcülük zanaatında kullanılan tekniklere açıklık getirmek için yazılmış olan Kenzü'l-İktisâb adlı eserin geniş özetini vermekteki maksadımız bu sahada araştırma yapan sanat tarihçilerinin ve diğer araştırmacıların dikkat ve ilgilerini mühürcülük konusuna ve esere çekerek giriş mahiyetinde dahi olasa naçizane bir katkı sunmaktır. Rahmetî’nin dediği gibi

 

سر به خاکِ رهِ پیرانِ هنر می‌سائیم

 

 

بر همانیم که بودیم و همان خواهد بود

 

(Sanat  pirlerinin  yoluna başımız eğiktir evvela, Meşrebimiz budur ve böyle kalacaktır daima.)**

 

*Kapak görseli Museum of Islamic Arts, Doha’da MS. 44. 2007 künyesiyle yer almaktadır. https://www.mia.org.qa/en/boc/boc-catalogue adresinden edinilmiştir.



[1]Rahmetî b. Ataullah,Kenzü'l-İktisâb der Fenn-i Mühr-Kenî ve Hünerha-yi Vabeste (İnceleme-Tenkitli Metin), haz. Arif Nevşâhî, Tahran, h.ş 1387 (2008), 63 s.

[2]Beşinci Babür hükümdarı Ebu’l-Muzaffer Şehabeddin Muhammed Sahib-kıran (1592-1666).

[3] Nişânî lakabıyla tanınan sanatkâr, hicri onuncu yüzyılda Hindistan bölgesinde yaşamış, Farsça eserler vermiş bir şair, hattat ve mühür ustasıdır. Babası Molla Hüseyin Nakşî Dihlevî'dir.  Bkz, Seyyed Ali Hasan Hân,  Sobh-i Gülşen, Tahran, h.ş. 1390,s.536.

[4]Babür İmparatorluğu'nun dördüncü hükümdarı, Ebu’l-Muzaffer Nûreddîn Muhammed Cihângîr b. Ekber'in (ö. 1037/1627) asıl adı Selim'dir.

[5] Saida Gilâni’nin hayatı hakkında daha geniş bilgi için, bkz:Mohammad Saleh Kamboh, Şah Cihanname, Lahor, 1967,2.c, s.211.

[6] Mânî (216-274), Sasani Devleti  (224-651) döneminde yaşamış ünlü ressamdır. Klasik Fars edebiyatında resimdeki mahareti çokça övülmüştür.

[7] Burada müellif mühürlerin üzerinde “Bîl, Botte ve Sapsız Çiçekler” şeklinde üç tasvirin kullanıldığına değinmiştir. Bîl tasviriyle hangi motifi kastettiği ise anlaşılmamaktadır. Botte ise muhtemelen,  mühürde boş yer bırakmayacak biçimde iç içe istif edilmiş çiçekli, yapraklı sap motifidir. Sapsız Çiçek’in de adından anlaşıldığı kadarıyla girift saptan yoksun taç yapraklı çiçekmotifi olabilme ihtimali yüksektir. 

[8]P Nüshası 7b

[9]  P Nüshası 9a

[10]P Nüshası 11a

[11]P Nüshası 12a

[12]Mühür gövdesinin yazı yazılan kısmının boş hali ya da mührün yüz kısmı.

[13]Muhtemelen Hamse-i Âl-i Abâ kastedilmiştir.

[14] P Nüshası 16a

[15]P Nüshası 22a

**Azer Mona Ateş, Yazma Eser Uzmanı; İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı yüksek lisans öğrencisi.

Yukarı Çık